Karara konu uyuşmazlıkta, davacı gemi adamı, gemide ikinci mühendis olarak hizmet vermiştir. Gemi adamının çalıştığı bir dönemde gemi Gine’ye varmış, bu esnada deniz haydutlarının saldırısı gerçekleşmiştir. Saldırıda davacı gemi adamı esir alınmış, fiziki ve psikolojik ağır şiddete maruz kalmış, kendisi büyük korku yaşamış, ayrıca kişisel eşyası haydutlarca çalınmıştır. Bu olay sebebiyle gemi adamı gerek maddi gerek manevi zararının tazmini maksadıyla davalılar işveren donatan ile onun sorumluluk sigortacısına birlikte başvurmuş ve fakat sonrasında donatan açısından tefrik kararı verilmiştir.
Dava, deniz ticareti uyuşmazlıklarına bakmakla görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin önüne gelmiştir. Davalı taraf, savunmasında uyuşmazlıkta iş mahkemelerinin görevli olduğunu, davaya konu olayın iş kazası teşkil ettiğini beyan etmiştir. Davayı gören İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi, davacı gemi adamı ile davalı donatan arasında hizmet sözleşmesinin bulunduğunu belirterek davaya konu geminin yabancı bayraklı olması sebebiyle iş akdine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleşmesine dair genel hükümlerinin uygulanmasının gerektiğine işaret etmiştir. Bu doğrultuda Mahkeme, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun göreve dair hükümlerine de yollama yaparak davada görevsiz olduğuna, iş mahkemelerinin görevli bulunduğuna karar vermiştir. Bu karara karşı, her iki taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dosya önüne gören İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022 yılında verdiği bir kararda şu gerekçelerle ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına hükmetmiştir:
“Davacı eldeki davada, gemide iş kazası geçirdiği iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istemli dava açmış, davalıya geminin sigortacısı olması sebebiyle, bir başka deyişle deniz sigorta poliçesi kapsamında husumet yöneltmiştir. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a ve 5. maddeleri hükümleri karşısında mutlak ticari dava niteliğindeki bu davada, asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır. Buna göre ilk derece mahkemesince, davada iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı isabetsiz olmuştur.”
Özetle; uyuşmazlıkta davacı gemi adamının donatanın sorumluluk sigortacısına temelde iş kazasına dayalı zararı sebebiyle yönelmesi, Türk Ticaret Kanununun 1478. maddesi manasında doğrudan başvuru hakkının kullanımıdır. Şöyle ki Kanununun 1478. maddesinde “Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın güncel kararlarında sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan zarar görenin bahsi geçen madde kapsamında doğrudan sorumluluk sigortacısına başvurusu, zararın sebebi ve temeli ne olursa olsun her durumda mutlak ticari dava kabul edilmektedir. Müvekkilin avukatın sorumluluk sigortacısına başvurusu ya da iş sahibinin yüklenicinin sorumluluk sigortacısına başvurusu bu davadan farksızdır.
Elbette karara konu uyuşmazlık, hem sigorta hukukunu (denizcilik rizikolarına karşı sorumluluk sigortası, P&I) hem de gemi adamı ile sigortalı donatan arasındaki iş ilişkisi ve iş kazası (deniz haydutlarının gemiye saldırısı) sebebiyle iş hukukunu ilgilendirmektedir. Fakat üst mahkemeler nazarında, zarar gören üçüncü kişinin zarar veren sigortalıya başvurusunun hukuki temeli -misal iş sözleşmesi ya da haksız fiil- değil sorumluluk sigortacısına doğrudan başvuru hakkına dair Türk Ticaret Kanununun 1478. maddesi hükmü ön plandadır.
Comments are closed